2 Mayıs 2009 Cumartesi

ECEABAT (2)

Kilitbahir -Namazgah
29 Nisan 2009






Sabah, oteldeki kahvaltı sonrası Gelibolu Milli Parkı ziyaret etmek üzere çıkıyoruz. 9:00.. ilk olarak Sahilden devam ettiğimizde Kilitbahir köyü... Köyün hemen çıkışında yer alan Kilitbahir Kalesi Boğazın en dar yerine( 1250mt.) yapılan kalenin tam karşısında Anadolu Yakasında Çimenlik Kalesi bulunuyor
.







Kilitbahir kalesinden devam ettiğimizde bizi Namazgâh tabyaları karşılar. Çanakkale Muharebelerinde 4. Ağır Topçu Alayı ve 4. Ağır Topçu Taburunun merkezi Namazgah mevkiindeyiz






















Alan rehberi Ali ÖZTAŞ anlatıyor..metrekareye 6000 mermi düşmüş..Ocean savaş gemisinden atılan top mermisinin ağırlığı 834 kg.... tam can pazarı...

































Zığındere -Sargı Yeri

Alçıtepe köyü yakınlarında Zığındere mevkii denen vadide dost-düşman savaşta yaralananların tedavilerinin yapıldığı yere Sargı Yeri adı verilmiş. Resmi büyütün..Kitabede yazılanlar şartların zorluğunu anlatıyor..
































Ertuğrul Tabyası


Ertuğrul Tabya Boğaz girişini koruyan 5 tabyadan biri.. Deniz Savaşı’nda bu tabyada görevli Türk topçu birliğinin yaptığı atışlarla İngiliz Agamemnon zırhlısına 7 isabet sağlanmış..




















Ertuğrul Tabyası'nın bulunduğu yeri gösteren maket vaziyeti anlaşılır kılıyor..











Ertuğrul Tabyanın bulunduğu sırta düzlük var..arkada çiçeğe durmuş güzel ağaçlar var ..bir tarafta yenilenen tabiat ..yaşamın canlılığı..diğer tarafta çocuk yaşta vatan için şehit olan binlerce genç insan..









































Yahya Çavuş














Yahya Çavuş Şehitliği ve Anıtı Ertuğrul Koyu savunan ve şehit düşen tüm askerler için yapılmış.
"Yahya Çavuş 26. Alay, 3. Tabur, 10. Bölük Komutanı Teğmen Abdurrahman Bey şehit olunca komutayı almıştır. Ertuğrul Koyu’na İngiliz Albion Zırhlısı desteğinde çıkarma yapan 1. Royal Dublin Alayı ve River Clyde Gemisi’nden karaya çıkan 1. Royal Munster Alayı ve 2. Hampshire Alayı’na karşı 25 Nisan 1915 tarihinde sabah erken saatlerden akşam saatlerinde 2. Tabur takviye gelene kadar Ertuğrul Koyu’nu 3. Tabur’ a bağlı toplam 500 askerle, 3000 kişiye karşı yaklaşık 10 saatten fazla azimle ve büyük bir kahramanlıkla savunmuştur. İngiliz resmi tarihçilere göre “Bu küçük birlik savunmaya, abartılması zor bir hizmet sunmuştur. Kuşkusuz İngiliz planının çökmesine en önemli sebep Ertuğrul Koyu’nu 26 Nisan’a kadar ele geçirememektir.” Yahya Çavuş kalan 63 arkadaşıyla tarihe geçecek bir savunma gerçekleştirmiştir" internetten bu bilgileri eklerken bile gözüm yaşarıyor..

























Cevdet, Gelincik çiçeğini yakada düzeltiyor...











şimdi daha güzel görünüyor..












Abide ...alanın bir yönünde kabartma heykel grubu..rehber dünyanın en uzunu diyor..ama doğru mu bilemem..













































































































































Morto koyu..13:00 yemek molası ..yarım ekmek arası tavuk döner, domates ,biber, ayran..





















Anzak koyu




Muhteşem bir manzara.. 15:30

















Kanlı Sırt 16:07
siper yerlerini görüyoruz














57.Alay Şehitliği














57.Alay...Kitabe okunmalı..resmi büyütün



























Conk Bayırı
261 rakımlı tepe.Tepeyi elegeçirmek isteyen düşman 8,5 ay boyunca buraya saldırıyor







Conk Bayırı
Saros körfezi arkada ..







Conk Bayırına Mustafa Kemal heykeli dikilmiş..ancak..tuhaflık şu ki aynı tepede Yeni Zelandalıların anıtı var. Bir tepede iki anıt..Nasıl anlaşmalar yapılmışsa tepedeki bir bölüm Yeni Zelanda toprağı sayılıyor.
İnternetten aşağıya aktardığım bilgi notunu okuyunca , Yeni Zelanda, İngiliz veya Fransızların bu savaş alanlarında kendilerine ait bir yer olmasını neden istediklerini anlaşılabiliyor.
Okuyalım...
"Conkbayırı’ndan manzara nefes kesicidir. 8 Ağustos 1915 gününün tan vakti buraya tırmanan Welligton Taburu – Yeni Zelanda Anıtı’nın üzerinde yazıldığı gibi ‘Dünyanın Öbür Ucundan Gelen’ askerler olan – bir an için bulundukları yer ve gördükleri manzara karşısında şaşkına dönmüşlerdi. Onlar Conkbayırı’nı, zayıf bir direniş sonrasında ele geçirmişlerdi. Ele geçirilmesi seferin esas amacı olan, Çanakkale Boğazı’nın uzun ve dar geçişi, buradan doğuya doğru uzanıyordu. Türk ateşi onları ezmeden önce, Wellington Taburu’nun o anın tadını çıkarmak için çok az vakitleri vardı.
Eğer Yeni Zelandalılar Conkbayırı’nda büyük bir kuvvetle takviye edilene kadar dayanabilselerdi, Gelibolu seferinin sonucu değişebilirdi. Wellington Taburu, 8 Ağustos günü boyunca birbiri ardına gelen Türk hücumları karşısında bir siperi savundular. Onların başında, seferin en tanınmış Yeni Zelandalı askeri olan 53 yaşındaki Yarbay William Malone vardı. Malone, askerleriyle beraber, tüfekler ve süngülerle savaştı ve o gün öldü. Charles Bean şunları yazdı: “O sabah tepeyi ele geçiren Wellington Taburu’nun 760 askerinden sadece 70’i yaralanmamış veya hafif yaralı olarak döndü … Onlar sadece fısıltı halinde konuşabiliyorlardı ... gözleri çökmüştü ... bazıları dayanamayıp, ağlıyordu.” Diğer Yeni Zelandalı askerler, 9 Ağustos boyunca kararlı bir şekilde Conkbayırı’nda tutundular, ancak hiç bir takviye kuvveti yardımlarına gitmedi.
Yeni Zelanda Anıtı’nın karşısında, elinde bir kamçı olan ve 8 Ağustos günü Conkbayırı’ndaki komutayı devralan Türk subayının – Albay Mustafa Kemal - büyük bir heykeli vardır. Kemal, elindeki son takviye birliklerine dağa gitmeleri emrini verdi ve 10 Ağustos 1915 gününün tan vaktine yakın bir saatte, askerlerinin önünde hızlı adımlarla yürürken, kamçısını havaya kaldırdı. Kemal şunları söyledi: “Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur ... Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atlarsınız.” İşaretle beraber güçlü bir Türk karşı hücumu, Conkbayırı’nın doruğunu aştı ve Yeni Zelanda makinalı tüfekleri tarafından durduruldukları yer olan doruğun diğer tarafından indi. Ancak Conkbayırı kurtarılmış ve hiç bir Müttefik askeri bir daha asla bu yükseltilere ayak basamamıştı."

Duygulanmamak mümkün değil..Burada savaşa katılan çoğu kahramanın maaşsız, madalyasız, yoksulluk içinde öldüklerini bilmek..Bir Koca Seyit var. Hani 275 kg.mermiyi sırtlayıp namluya süren, Ocean adlı gemiyi batıran. Adam Balkan, Çanakkale ve ardından başlayan Kurtuluş savaşına katılıyor. Odunculuk yaparak yaşamını sağlıyor, savaş sonrası ..Akciğer rahatsızlığıyla erken sayılacak yaşta 1939'da, 50 yaşında ölüyor. Öldüğünde Onbaşı rütbesi var..sadece
Gezimiz burada noktalıyoruz..akşam 19:00 Aqua Hotelde yemek sonrası İstanbul'a dönüş..
24:00 sıralarında Üsküdar'dayız.

1 Mayıs 2009 Cuma

ECEABAT(1)


28 Nisan 2009
Çok zamandır Çanakkale Şehitliklerini yeni haliyle görmek istiyordum. İlk olarak 1985'te görmüştüm. Aklımda kalan şehitliklerin çok bakımsız olduğu..hele Yahya çavuş mezarlığı köy mezarlığı gibiydi ..aklımda fazla birşey kalmadı desem.. yakın zamanlarda birtakım yeniliklerin yapıldığını basından duyuyoruz.. Fırsat çıktı.. Planlama yapıldı 28 mayıs sabahı 6:30'da kalkıyorum. Akşamdan valizi hazırladım. İki gün için valize gerek var mı.. yarı resmi , yarı serbest bir gezi..buna göre giyilecekleri seçiyorum. bir fincan çay, peynir ,zeytin, reçel...kahvaltıyı ettim , fotoğraf makinesinin şarjını akşamdan doldurmuştum..7:00'de apartman kapısının önündeyim.. hava serince..gri bulutlar uzakta gözüküyor. şansımız böyle başladı, arkası nasıl gelir bakacağız.. selahattin arabayla alacak ..beklerken bir, iki resim alalım.. bahçemizde küçük bir meyve ağacı var.sanırım elma.. çiceklerini de ne güzel açmış ..

sokak sessiz..işe giden mahalleli, yoldan geçen servis araçları..zaman nasıl da değişiklikler getiriyor. okul servisleri yoktu..veya vardı da hali vakti iyi, az sayıda memleketim insanı kullanıyordu.. neyse..bunları geçelim..selahatin ford ticari pikapla geldi..saat 7:25 valizi arkaya attık..araçta 5 kişi olacağız..kaynarcadan Haydar ve İhsan'ı aldık, Kartal'dan Cahit (BOZKULAK) alıyoruz.. saat oldu 8:05.. E5' ten gidiyoruz..ama tabii..gidemiyoruz..sabah trafiği yoğun. yol açılırsa, araçlar yürürse 9:00'da Üsküdar Çinili Karakol'un önünden otobüse bineceğiz. ben, nasıl gideceğiz diye meraklanıyorum. merakım kısa sürüyor. Eh! sürücümüz Selahattin sağolsun..elazığlı kendine yol açıyor tabii ki.. kısacası çinili karakola varmamız hiç te sorun olmuyor.. selahattin kardeşimizi burada yad ediyorum..
Selahattin ve Haydar ...

Çinili Karakol Üsküdar'a vaktinde varıyoruz henüz 9:00 'da olmadı..araçtan iniyoruz. Çinili Karakol' tarihi bir yapı ..fotoğrafını alıyorum. Cahit bey siyah takımlarını giymiş .. Gürün'lü Cahit bey arkadaşlarımıza takılmayı sever, bu yönüyle neşe kaynağıdır. Kağıthane ilçeden Arif' KARABIÇAK'la, bizim Pendik ilçeden Mustafa Sarıca'yı anarak, birlikte kulaklarını çınlatıyoruz.. Gürün malum.. Kayseri, Malatya ve Sivas arasında kadim bir şehir.. Cahit beye vilayetin neresi diye soruyoruz..akıllı adam ..Kayseri, diyor..


otobüs hazır ..ama gelmeyenler var.. beklerken çinili karakol'un içine giriyoruz. sultanbeyli'den Celal Gündoğdu, Üsküdar'dan Hasan Basri gelmişler, birlikte çinilere bakıp eski mi yeni mi diye soruyoruz....Maltepe'den Gülten gelecekti, yerine Cevdet geliyor..tabii yolda...hesabını, hazırlığını sağlam yapar, bilirim..ama..ne hikmetse son dakikada biter..telefon ediyor, diyoruz trafik nasılsa sıkışık, seni, biz tepeüstünden alalım. bir otobüs anadolu yakasından gidecek olanlarla dolu olarak 9:40 gibi hareket ediyoruz. eskort önde...

Tepeüstüne varıyoruz..eveeet.. Cevdet otobüse biniyor. bunu kaçırmamak lazım. TEM'den Fatih Köprüsünü geçerek avrupa yakasından katılan iki otobüsle kafile oluşturacağız. yol durumu fena ..sıkışık.. eskort önde ..yolu açıyor, bizim için sorun yok..siyasi makamlar herhalde bu eskort sevdası nedeniyle cazip geliyor dersem abartmış olurum belki...
Tekirdağ
Tekirdağ'a giden yol kenarını ayçiçek tarlaları kaplardı..şimdi sapsarıya dönmüş tarlalar görüyorum..arkadaşlar bu kanola bitkisi diyorlar..sanayi bitkisi..biobenzin olabiliyor. Bu sene yağmurlar iyi yağdı..kurak geçen 2008 yazından sonra 2009 yazının bolluk olması bekleniyor. Tekirdağ'a bölünmüş çift yoldan gidiyoruz, eski tek hat yol aklıma geliyor da araç sollamalar ne kadar tehlike yaratıyordu. Tekirdağ çevresine doğru, İstanbul yolu ve Malkara çıkış istikametlerine epeyce yayılmış..1985'lerde şimdiki Tekirdağ şehirlerarası otogarı nerdeyse şehrin son noktası iken , şimdi 10 km ileri taşınmış.
Köfteci Ali'nin tabelaları şehir içinde, dışında bizi karşılıyor..ama..durmuyoruz..
Tekirdağ'ın çevreyolu şehir içinden geçiyor. Çıkışı takiben tabelada doğru istikamette Malkara-İpsala (Hudut)-Çanakkale yönünü, sağa ise Hayrabolu-Muratlı istikametini gösteriyor ..otobüslerimiz Albayraklar firmasının.. Malkara
Malkara girişinde bir otobüs firmalarının kullandığı bir benzinci, lokanta mola yerinde duruyoruz.. vakit 12:45 .. Hasan Basri ve Haydar'la çay içiyoruz. Beyoğlu ilçe MEM'den Öztürk ÇETİN ve Cevdet ERGÜL..
Bu arada benzincinin araba yıkayıcıları otobüsü yıkarken sonradan farkettik.. önünde asıl bayrağı da ıslatıyorlar. Cevdet hayıflanarak görevliye birşeyler söylendi..yapacak birşey yok..yolda kurur dedik..

Yol tabelasında Gelibolu 8 km olduğunu gösteriyor, yandaki tarla Tekirdağdan beri gördüğümüz sarı Kanola ile kaplı..tabiat buralarda gayet güzel.. yolculuğun son menzilinde görecekleriniz bir yana bu tarlardaki renkleri görmek bile yeter..


















Bir yeni görüntü..benim için.. sarı kanola tarlasının arkasında uzanan tepelerde rüzgar değirmenleri sıralanmış..(resmi büyütün)...elektrik üretiliyor..rüzgarlı Çanakkale yaklaştığımızın işareti






















Eceabat İhsan ve Haydar
15:00'te Eceabat'tayız. Konaklayacağımız Aqua Hotel'e giriyoruz.. hemen yemek faslı..menü asgariden seçilmiş.. pilav üstü tavuk döner , yeşil salata, ayran... Yemek sonrası 15:30 'da Eceabat Belediye salonunda 1915 Çanakkale denz ve kara muharebeleri hakkında seminere katılıyoruz . Mehmet KAPLAN sunusu ardından özel müze kurucusu Mehmet İhsan GENÇCAN hayatını vakfettiği savaş malzemelerini, hatıralarını toplama, sergileme hatıralarını duygulu bir şekilde aktarıyor. Seminer akşam yemeğine kadar sürdü ..19:00'da yemek sonrası Eceabat'ta turluyoruz. Karşıya, Çanakkale'ye geçenler oldu. Son arabalı vapuru 24:00'te olduğundan gece vakti, koştur koştur gitmeye değmez dedik, vakitlice yatmaya çekildik, üç kişi aynı odada, ben Hasan Basri, Zeytinburnu'dan Emin USTA...bereket horlayanımız yok, şükür..sabah kaldığımız odanın penceresinden karşı kıyıya giden araba vapurularını görüyoruz. manzara güzel..